KBB Uzmanı Işıksaçan, gribal salgın ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu

Son dönemlerde üst solunum yollarında sıkça görülen gribal enfeksiyonlarla ilgili konuşan KBB uzmanı Volkan Yaşar Işıksaçan, griplerden korunmanın yolları ve hastalığa maruz kalındığında uygulanması gereken tedavi şekilleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Covid-19 sonrasında zayıflayan bağışıklık sistemi ve değişik varyantları ile yeniden görülen covid-19, İnfluenza, Rhinovirus gibi çok sayıda farklı virüslerin yeniden görülmesi, kimi zaman bir kişide aynı anda 3 virüsün birleşmesiyle görülmesi ciddi sorunlara yol açıyor.

Bu şekilde bir gribe yakalanan kişiler uzun süren ve şiddetli seyreden üst solunum yolu enfeksiyonlarına dönüşüyor. Hastalığın bulaş riskinin yüksek olması sebebiyle de yeni bir küresel salgın tehdidi ortaya çıkıyor.

Yaşanan gribal enfeksiyonlar, belirtileri, tedavi süreçleri ve hastalık öncesinde dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında İLKHA muhabirine konuşan 30 yıllık KBB uzmanı Volkan Yaşar Işıksaçan, semptomları birbirine benzeyen grip ve soğuk algınlığının halk tarafından karıştırılabildiğini söyledi.

Soğuk algınlığı ve grip arasındaki fark nedir, nasıl tedavi edilir?

Son dönemde en fazla rastladıkları hastalıkların başında üst solunum yolu hastalıklarının geldiğini ve özelikle kış aylarında bu hastalıkların daha da arttığını belirten Işıksaçan, “Bunlar arasında grip ve soğuk algınlığı en öne çıkan iki hastalıktır bu ikisi genelde birbirleriyle karıştırılıyor. Belirtileri birbirine benzer ama grip dediğimiz hastalık influenza virüsü ile olan daha ağır hastalıktır. Boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, halsizlik, eklemlerde ağrı ve yüksek ateş gibi belirtileri var. Bu durumda kesin yatak istirahati gerekir. Soğuk algınlığı dediğimiz hastalık grubu ise birçok virüs tarafından oluşturulan, daha çok hafif seyreden ama belirtileri benzer olan bir hastalıktır. Burada daha çok burun akıntısı, gözlerde kaşıntı ve hapşırık ön plandadır. Grip hastalığına nazaran biraz daha hafif geçer. Tedavileri benzerdir çünkü bunların hepsi virüs enfeksiyonudur. Virüs enfeksiyonlarının tedavisinde antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Tedavide antiviral ilaçlar kullanılır. Bu antiviral ilaçlar, belli bir noktaya kadar hastaların semptomlarını ve iyileşmelerini hızlandırır. Ancak bunların hepsinin tedavisindeki temel prensip destekleyici tedavidir. Hastanın sıvı alması, ateşi varsa ateşinin düşürülmesi, yatak istirahati, semptomları giderecek şekilde ağrı kesicilerin kullanılması, burun tıkanıksa açılması gibi destekleyici tedaviler uygulanmalı. Ancak tedavideki en önemli konu, hasta olmadan önce alınacak önlemlerdir.” dedi.

“Hastalıktan korunmak için maske, izolasyon, düzenli uyku ve dengeli beslenme önemli”

Hastalık sürecinde yapılacaklardan daha çok hasta olmadan önce dikkat edilmesi gereken konuların önem arz ettiğini vurgulayan Işıksaçan, “Bunun için izolasyona dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle kapalı ortama girdiğimizde maske kullanmamız çok önemli. Hapşırırken ya da öksürürken kâğıt mendil kullanmamız, kullandığımız kâğıt mendili hemen arkasından atmamız, kâğıt mendil yoksa dirseğimizin tersine doğru başkasına bulaşmayacak şekilde hapşırmamız gerekiyor. Genel sağlık tedbirlerine dikkat ederek bağışıklığımızı üst noktada tutmamız çok önemli. Uyku ve beslenmeye dikkat ederek stresin dengeli olması en önemli faktörlerdendir. Tabi son zamanlarda bide sık olarak bu virüslerin birlikte görülmesiyle karşılaşıyoruz. Üçlü kombinasyon olarak birlikte olabiliyor. O zaman tablo biraz daha karışık hal alıyor, biraz daha ağır olabiliyor. Bu gibi durumlarda tablo ağırlaştığı zaman bakteriyel enfeksiyon olasılığı da çıktığı için antibiyotik kullanımına da başlayabiliyoruz. Özet olarak; gerek influenza gerek soğuk algınlığındaki en önemli konu korunmak. Maske, izolasyon, iyi beslenme, iyi uyku. Eğer bütün bunlara rağmen hastalığa yakalandıysak destekleyici tedbirler ile birlikte dinlenmek gerekir.” diye konuştu.

İLKHA

Bu Haberi Paylaşın