İlk milli İHA motorumuz 30 bin uçuş saatini gördü

Türkiye’nin son yıllarda büyük bir atılım gösterdiği savunma sanayii sektöründe sıkça gündeme gelen ana konulardan biri de motorlar.

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin milli ve yerli olarak geliştirdiği ilk genel maksat helikopteri GÖKBEY’de kullanılacak TEI-TS1400 turboşaft motorunun tanıtımı, gözleri bir kez daha Türkiye’nin bu başarı serüvenine çevirdi.

Son 7 yılda 10 milli motor üretmeyi başaran Türkiye bu süreçte 1 adet de yerli motor üretti. 2014 yılında TJ-90 Turbojet İHA motoru ile başlayan süreç 2015’te PG115, 2016’da ANKA için geliştirilen PD155, 2017’de ANKA SİHA’ya özel üretilen PD170 motorları ile devam etti.

Takvimler 2017’yi gösterdiğinde Gökbey’in çekirdek motoru TS1200, 2018’de Kara Şahin’e özel T700, geçtiğimiz yıl yapılan PG50 ile Akıncı için üretilen PD222 görücüye çıktı.

Bu yıl ise Türkiye söz konusu alanda büyük bir atılım gerçekleştirdi ve TJ300, TS1400 motorlarını art arda kamuoyuna tanıttı.

2015’deki adım tarihi bir dönüm noktası

Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz’a göre tüm bu süreçte en önemli kilometre taşlarından birini 2015 yılında uçtuğu açıklanan PG115 motoru oluşturuyor.

Türkiye’de ilk üretilen yerli motorun PD170 olduğu konusunda genel bir kanı bulunduğunu hatırlatan Oğuz, Ankara ile İsrail arasında geçmiş dönemde yaşanan sıkıntılar nedeniyle motor üretimi konusunun daha geçmiş bir döneme dayandığı bilgisini paylaştı.

“Türkiye, 2005’te İsrail’den HERON alıyordu. Ancak özellikle 2009’daki ‘one minute’ olayının ardından İsrail ile ilişkiler bozuldu” diyen Oğuz, o dönemi şöyle özetledi:

“HERON almak için imzalanan anlaşmalar olmasına rağmen ilk etapta bize ‘elektro-optik kamera satışı yaparız ancak lazer işaretleyicisini vermeyiz’ dediler. Bu tabii ki Türkiye tarafından kabul edilemezdi. Türkiye daha o yıllarda örtülü ve açıktan ambargoya maruz kalmaya başladı ve hemen kendi yol haritasını oluşturdu.”

Tel Aviv yönetiminin tazminat ödememek adına mevcut sözleşmeye uyduğunu ancak bunu yaparken diğer yandan da ciddi engellemeler yaptığına işaret eden Oğuz, o dönemde maruz kalınan durum nedeniyle Ankara’nın ‘gerekirse üretiriz’ yaklaşımını daha çok sahiplendiğini söyledi.

İsrail’in HERON için kamera vermemesinin ardından ASELSAN’ın ‘ASELFLIR-300T Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi’ çalışmalarına başladığını anımsatan Oğuz, “Tabii ilk üretilen ürünler ağır oldu. Ağırlık limitlerinin aşılması sebebiyle platformlar zorlandı, hatta 2011’de kaza kırımlar da meydana geldi. Ayrıca o dönemde bakım ve onarım için İsrail’e yollanan 5 motorun uzun bir süre geri gelmediği ve bu durumun krize neden olduğu basında da yer aldı” dedi.

Bu Haberi Paylaşın