İlişkiler, insanların kendilerine dair en çıplak halleriyle karşılaştıkları aynalardır. Çoğu zaman “birlikte olmak” sandığımız şey, yalnız kalmamak için verilen bir mücadeleye dönüşür. Oysa sağlıklı bir ilişki, yalnızlıktan kaçış değil; kendin olarak kalırken, bir başkasına yer açabilme cesaretidir.
Uyum Taklidi: Sessiz Tükenişin Başlangıcıdır
İlişkilerde en sık gördüğümüz yanılsamalardan biri, uyum sağlama adı altında bireyliğin silinmesidir. Taraflardan biri ya da her ikisi, “sorun çıkmasın” diye benliğini küçültür, ihtiyaçlarını erteler, sınırlarını esnetir. Ve zamanla bir ilişki değil, içinde kaybolunan bir kalıba dönüşür.
Oysa gerçek uyum, iki bireyin kendi hakikatinden vazgeçmeden yan yana durabilmesidir. Çünkü kişisel sınırın olmadığı yerde sağlıklı bir temas da mümkün değildir.
Sevgi Yetmez: Zaman, Emek ve Duygusal Farkındalık Şarttır
Psikoterapide sıkça karşılaştığımız bir cümle: “Birbirimizi çok seviyorduk ama yürümedi. ”Sevgi, başlangıçtır; ama bir ilişkinin sürdürülebilir olması için yeterli değildir. İlişki, ancak taraflar duygusal olarak birbirini görebildiğinde; ihtiyaçları tanıyıp, yük almadan yanında durabildiğinde büyür. Bu da zamanla gelişen bir yetidir: Emek ister. Sabır ister. Kendine ve karşıya dürüst olmayı, yüzleşebilmeyi ister. Ve her şeyden önce; kişinin kendiyle teması koparmamış olmasını…
“Biz” Olmak, Psikolojik Bir Yeterliliktir
“Biz” olmak, romantik bir ideal değil; psikolojik bir gelişim düzeyidir.
İki insanın, farklılıklarıyla birlikte var olabilmeyi öğrenmesi…
İhtiyaçlarını birbirine dayatmadan, ama saklamadan ifade edebilmesi…
Bazen ayrı düşmeyi göze alarak, sahici bağ kurabilmesi demektir.
Bu da ancak, bireyliğini koruyabilen, geçmiş travmalarının farkında olan, kendi sınırlarını bilen bireylerle mümkündür. Çünkü kendini bilmeyen, sağlıklı bir “biz” kuramaz.
Sonuç Yerine: Gerçek Bağ Nerede Başlar ?
Gerçek bağ; iki insanın birbirine sığmak yerine, birbirine yer açtığı yerde başlar. Aynı yolda yürümek, aynı olmaya çalışmakla değil; farklılığına rağmen eşlik edebilmekle mümkündür.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, “Ve işte o noktada, ilişki bir zorunluluk değil; bir seçime dönüşür. Kökü derine inen, yüzeydeki fırtınalardan korkmayan bir bağ kurulur. Bu bağ, sadece sevgiyle değil; bilinçle, çabayla ve karşılıklı ruhsal farkındalıkla filizlenir. Bir ilişkide asıl mesele sevmek değil; birlikte kalırken hem kendine, hem diğerine sadık kalabilmektir.” dedi.