Bugün acının yıl dönümü. Tam 21 yıl önce 7,4 büyüklüğündeki depremde binlerce kişi hayatını kaybetti.
Gölcük depreminde resmi kayıtlara göre 18 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Başta Kocaeli olmak üzere, çevre kentlerde yapılan birçok yapı yerle bir oldu.
Hafızalara kazınan, insanın boğazına düğümlenen, gözlerini dolduran bir felaket. Kural tanımazlık ve para kazanma hırsı bir gecede masum insanların sevdiklerini alıp götürdü. Depremin yıktığı Marmara’da yıllar geçsede yüreklere düşen kor hala ilk günkü gibi.
1999 yılının Sarı Sıcak yaz günlerinden biriydi. Takvimler 17 Ağustos’u gösteriyordu. Herkes uykudaydı. Sanki yıldızlar daha aşağıda, gökyüzü yere yakındı. Havadaki kasvet sanki birazdan olacakları bilirmiş gibi gözüne uyku girmeyen birkaç kişiyi rahatsız ediyordu. Yaklaşan felaketin ilk habercisi Gebze’deki Bir fabrikanın kamerasına takıldı.
Yeraltından yükselen uğultuları önce bir köpek hissetti. Akrep ve Yelkovan saat 03:02′ de buluştuğunda, aklın almadığı bir uğultu, ardından da kimsenin hazır olmadığı bir sarsıntı başladı. Tam 45 saniye sürdü.
Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan sarsıntıyı hisseden herkes, yıkılan, çöken duvarların ardında sevdiklerinin yüzünü gördü.
Saatler gibi gelen o sarsıntı bittiğinde tüm Marmara, can havliyle kendini sokağa attı. Ama dışarıda artık tanıyamadık ları bir dünya vardı. İlk anda canını kurtaran başkasının yardımına koştu. Ama gecenin karanlığında ne olduğunu anlamak çok zordu. Altyapı, elektrik, su bir bir kesildi. Marmara Bölgesi sanki hayattan kopmuş gibiydi. Zifiri karanlıkta arama kurtarma çalışmaları başladı. 7.4 büyüklüğündeki depremde 120 kilometrelik bir fay hattı tamamen kırılmıştı.
Sadece Kocaeli’nde değil, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir bölgede hissedildi. Ama kimse hasarın böylesine büyük olduğunu tahmin etmiyordu. Radyo ve televizyonlardan haberi alanlar bir bir koştu deprem bölgesine. İlk andan itibaren tüm Marmara’da zamanla yarış başladı.
Kızılay, Jandarma, Akut kurtarma ve sağlık ekiplerinin ve gönüllülerin sayısı saatler geçtikçe arttı. Enkaz altında binlerce kişi vardı. Zaman geçtikçe bilanço ağırlaştı. Kurtarma çalışmaları hızlandı. Sabah olduğunda artık bambaşka bir Türkiye vardı.
Depremin ardından Yurdun dört bir köşesinden gelen kurtarma ekiplerinin çalışmaları günlerce sürdü. İngiltere, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya başta olmak üzere, çok sayıda ülkeden yardım görevlisi geldi.
Kocaeli başta olmak üzere Sakarya’da, Yalova’da ve İstanbul’da büyük hasar vardı. Resmi bilgilere göre depremde 18,373 kişi öldü, 23,781 kişi yaralandı, 505 kişide sakat kaldı. 365,000 yapı hasar gördü, binlerce kişi evsiz kaldı.
Enkazdan yaklaşık 50bin kişi kurtarıldı. Kimi dakikalar içinde, kimi de günler sonra. Depremde birçok karayolu kullanılamaz hale geldi. Köprüler yıkıldı, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli komutan Tümamiral Orhan Aydın ve 182 kişi enkaz altında hayatını kaybetti. Karargah çöktü. Depremin ardından 170 kamu görevlisi hakkında görevi ihmal suçlamasıyla dava açıldı. Bu kişilerin bazıları görevden uzaklaştırılırken, bazı davalarda zamanaşımı nedeniyle düştü.
Yerle bir olan ve hasar gören apartmanları yapan kişiler tespit edildi, yapım hatalarından dolayı çöken binaları müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davaların 1800’ü hukuki boşluklardan dolayı cezası sonuçlandı. Geriye kalan 300 davanın 110 kadarına da ceza verildi. Birçoğu ertelenerek 7,5 yıllık zaman aşımı süreleri doldu ve davalar düştü.